Halkevci Kadınlar’dan Üzmez’in tahliyesine protesto
gündem, haber, halkevci kadınlar, manşet, şiddet, taciz 07:36
9 Mart’ta Hüseyin Üzmez’in tahliye edilmesi üzerine Bursa’da Halkevci Kadınlar dün saat 16:00 da Heykel Postanesi önünde bir basın açıklaması gerçekleştirdiler. Açıklamanın ardından Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Aliye Kavaf’a şemsiye gönderdiler.
Halkevci Kadınlar adına basın açıklamasını okuyan Bursa Halkevi Başkanı Suna Acar, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde Tayyip Erdoğan’ın yaptığı açıklamaya değinerek 'AKP iktidarı süresince kadın ve çocuklara yönelik şiddet, taciz, tecavüz ve kadın cinayetlerinin azaldığını, istatistiki rakamlarda ki artışın aslında AKP iktidarının bu tür olayları görünür kılmasından kaynaklandığını' söyleyen Recep Tayyip Erdoğan’ın yalan söylediğini savundu. Tayyip Erdoğan'ın bu konuşmayı yapmasından bir gün sonra Hüseyin Üzmez’in tahliye edilmesinin de bu yalanın bir kanıtı olduğunu belirten Acar, Üzmez'in erkek egemen, dinci, gerici değerleri ile birlikte tüm kadınların ve halkın vicdanında mahkum olduğunu ifade etti.
"Bu kararla birlikte takke düştü kel göründü" diyen Suna Acar; "Biz kadınlar bir kez daha anladık ki AKP iktidarı ve onun yargı organları için söz konusu olan kadın düşmanı, gerici politikaların meşrulaştırılmasıysa 13 yaşındaki kız çocuklarına tecavüz edilmesi ya da her gün 5 kadının öldürülmesi teferruattır. Biliyoruz ve söylüyoruz. Hergün beş kızkardeşimizin ölümüne ve onlarca kızkardeşimizin taciz ve tecavüze uğramasına seyirci kalan, şiddet gördüğü için şikayetçi olan kadınları korumayan, her fırsatta tacizci teccavüzcü erkekleri kollayan kadın düşmanı, gerici politikaları ile Tayyip Erdoğan ve Aliye Kavaf'da bu suçun ortağıdırlar" diyerek açıklamaya devam etti.
Açıklamasında Üzmez davasının gelişimini aktaran, benzer davaların sonuçlarından ve AKP’nin gerici uygulamalarından örnekler veren Acar; "Hatırlanacağı gibi Hüseyin Üzmez'i tahliye çabaları ilk değil. Üzmez İstanbul Adli Tıp Kurulu 6'ncı İhtisas Dairesi'nin B.Ç.'nin yaşanan olaylardan dolayı ruh sağlığının bozulmadığına dair raporu sonucu 28 Ekim 2008'de tahliye edilmişti. Ancak tahliyenin ardından pek çok kadın örgütü tepki göstermiş, Halkevci Kadınlar ve Öğrenci Kolektifleri´den Kadınlar şemsiyeler ve yumurtalarla Üzmez´i protesto etmişti. B.Ç.´nin avukatlarının açtığı dava sonucunda Adli Tıp yeniden rapor yayınlamış ve “B.Ç’nin ruh sağlığının bozulduğu” raporunu vermişti. Rapor sonucunda da 14 Temmuz 2009’da Hüseyin Üzmez tutuklanmıştı. AKP'nin Kadına yönelik taciz-tecavüz, şiddet ve cinayetlerin üzerine gitme ve çözme anlayışı Hüseyin Üzmez' i tahliye çabaları ile de sınırlı değil." dedi.
Siirt'te 14 yaşındaki kız çocuğu ile ilişkiye giren onlarca erkeğin içinde şehrin eşrafı, yani şereflileri, polisler, askerler ve AKP milletvekilinin akrabası çıkınca pisliklerini örtmek için basın yasağı getirerildiğini hatırlatan Acar, Mardin'de 27 erkeğin tecavüz ettiği 13 yaşındaki N.Ç nin davasında erkeklerin cezasında iyi halden indirim yapılıp 13 yaşındaki kız çocuğunun ise fuhuş yapmakla suçlandığını hatırlattı. İstanbul'dan Adli Tıp Raporu gelmediği için, yedi aydır cezaevinde tutuklu bulunan tecavüz suçu sabit bir mahkumun 'raporu beklerken mağdur olmasın' diye salıverildiğini söyleyen Acar, AKP'nin ve AKP'lilerin kadınlara yönelik yaklaşımından örnekler verdi. Evlilik yaşının 14’e indirilmesini tartışmaya açmak; tecavüz suçunda kıssasa-kısas hukuğu getirip, tecavüzü birkaç sapkın erkeğin suçu olarak görüp, hatta suçu testesteron hormonuna atmak; 'Kardeşim, sen dekolte giyinirsen bu tür çirkinliklerle karşılaşman sürpriz olmayacaktır. Tahrik ettikten sonra sonucundan şikâyet etmen makul değildir' diyerek taciz ve tecavüzü gerici erkek egemen bakış açısıyla meşrulaştırmaya çalışmak... Başbakanı!nın Kadın Bakanı Aliye Kavaf'ın dekolte giyinenlerin tecavüze uğrmasını meşrulaştıranlara destek olduğunu hatırlatan Acar, "Kavaf'ın yoğun uğraşları ile AKP kadına yönelik taciz-tecavüz, şiddet ve cinayetlerin üzerine gitmeye devam ediyor" dedi.
Basın açıklamasının sonunda yanlarında getirdikleri turuncu şemsiyeyi Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Aliye Kavaf’a göndermek üzere Heykel Postanesi'ne gireceklerini duyuran Acar; "taciz ve tacavüzcü tüm Üzmezgiller ve onların koruyucuları bilsinler ki Üzmez'e vurdukları şemsiye ile alanlarda, mahkeme önlerinde kadın düşmanı bu dünyayı teşhir eden kadınlar, yakanızı bırakmayacaklar, biz Halkevci kadınlar anladık ki Hüseyin Üzmez'e indirdiğimiz şemsiye yeterli olmamış, onu koruyanlar hala varmış. Biz de bu kez, Halkevci Kadınlar olarak Hüseyin Üzmez'in arkasında duran ve onu tahliye etmek için çabalayan, izledikleri kadın düşmanı-gerici politikalar ile suç ortaklığı yapan AKP iktidarı nezdinde Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Aliye Kavaf' a şemsiyemizi gönderiyoruz. Ve soruyoruz. Bir, iki, üç ? Daha kaç şemsiye istersiniz?" dedi.
Eylem şemsiyenin Heykel Postanesinden Aliye Kavaf’a postalanmasıyla sona erdi.
Halkevci Kadınlar adına basın açıklamasını okuyan Bursa Halkevi Başkanı Suna Acar, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde Tayyip Erdoğan’ın yaptığı açıklamaya değinerek 'AKP iktidarı süresince kadın ve çocuklara yönelik şiddet, taciz, tecavüz ve kadın cinayetlerinin azaldığını, istatistiki rakamlarda ki artışın aslında AKP iktidarının bu tür olayları görünür kılmasından kaynaklandığını' söyleyen Recep Tayyip Erdoğan’ın yalan söylediğini savundu. Tayyip Erdoğan'ın bu konuşmayı yapmasından bir gün sonra Hüseyin Üzmez’in tahliye edilmesinin de bu yalanın bir kanıtı olduğunu belirten Acar, Üzmez'in erkek egemen, dinci, gerici değerleri ile birlikte tüm kadınların ve halkın vicdanında mahkum olduğunu ifade etti.
"Bu kararla birlikte takke düştü kel göründü" diyen Suna Acar; "Biz kadınlar bir kez daha anladık ki AKP iktidarı ve onun yargı organları için söz konusu olan kadın düşmanı, gerici politikaların meşrulaştırılmasıysa 13 yaşındaki kız çocuklarına tecavüz edilmesi ya da her gün 5 kadının öldürülmesi teferruattır. Biliyoruz ve söylüyoruz. Hergün beş kızkardeşimizin ölümüne ve onlarca kızkardeşimizin taciz ve tecavüze uğramasına seyirci kalan, şiddet gördüğü için şikayetçi olan kadınları korumayan, her fırsatta tacizci teccavüzcü erkekleri kollayan kadın düşmanı, gerici politikaları ile Tayyip Erdoğan ve Aliye Kavaf'da bu suçun ortağıdırlar" diyerek açıklamaya devam etti.
Açıklamasında Üzmez davasının gelişimini aktaran, benzer davaların sonuçlarından ve AKP’nin gerici uygulamalarından örnekler veren Acar; "Hatırlanacağı gibi Hüseyin Üzmez'i tahliye çabaları ilk değil. Üzmez İstanbul Adli Tıp Kurulu 6'ncı İhtisas Dairesi'nin B.Ç.'nin yaşanan olaylardan dolayı ruh sağlığının bozulmadığına dair raporu sonucu 28 Ekim 2008'de tahliye edilmişti. Ancak tahliyenin ardından pek çok kadın örgütü tepki göstermiş, Halkevci Kadınlar ve Öğrenci Kolektifleri´den Kadınlar şemsiyeler ve yumurtalarla Üzmez´i protesto etmişti. B.Ç.´nin avukatlarının açtığı dava sonucunda Adli Tıp yeniden rapor yayınlamış ve “B.Ç’nin ruh sağlığının bozulduğu” raporunu vermişti. Rapor sonucunda da 14 Temmuz 2009’da Hüseyin Üzmez tutuklanmıştı. AKP'nin Kadına yönelik taciz-tecavüz, şiddet ve cinayetlerin üzerine gitme ve çözme anlayışı Hüseyin Üzmez' i tahliye çabaları ile de sınırlı değil." dedi.
Siirt'te 14 yaşındaki kız çocuğu ile ilişkiye giren onlarca erkeğin içinde şehrin eşrafı, yani şereflileri, polisler, askerler ve AKP milletvekilinin akrabası çıkınca pisliklerini örtmek için basın yasağı getirerildiğini hatırlatan Acar, Mardin'de 27 erkeğin tecavüz ettiği 13 yaşındaki N.Ç nin davasında erkeklerin cezasında iyi halden indirim yapılıp 13 yaşındaki kız çocuğunun ise fuhuş yapmakla suçlandığını hatırlattı. İstanbul'dan Adli Tıp Raporu gelmediği için, yedi aydır cezaevinde tutuklu bulunan tecavüz suçu sabit bir mahkumun 'raporu beklerken mağdur olmasın' diye salıverildiğini söyleyen Acar, AKP'nin ve AKP'lilerin kadınlara yönelik yaklaşımından örnekler verdi. Evlilik yaşının 14’e indirilmesini tartışmaya açmak; tecavüz suçunda kıssasa-kısas hukuğu getirip, tecavüzü birkaç sapkın erkeğin suçu olarak görüp, hatta suçu testesteron hormonuna atmak; 'Kardeşim, sen dekolte giyinirsen bu tür çirkinliklerle karşılaşman sürpriz olmayacaktır. Tahrik ettikten sonra sonucundan şikâyet etmen makul değildir' diyerek taciz ve tecavüzü gerici erkek egemen bakış açısıyla meşrulaştırmaya çalışmak... Başbakanı!nın Kadın Bakanı Aliye Kavaf'ın dekolte giyinenlerin tecavüze uğrmasını meşrulaştıranlara destek olduğunu hatırlatan Acar, "Kavaf'ın yoğun uğraşları ile AKP kadına yönelik taciz-tecavüz, şiddet ve cinayetlerin üzerine gitmeye devam ediyor" dedi.
Basın açıklamasının sonunda yanlarında getirdikleri turuncu şemsiyeyi Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Aliye Kavaf’a göndermek üzere Heykel Postanesi'ne gireceklerini duyuran Acar; "taciz ve tacavüzcü tüm Üzmezgiller ve onların koruyucuları bilsinler ki Üzmez'e vurdukları şemsiye ile alanlarda, mahkeme önlerinde kadın düşmanı bu dünyayı teşhir eden kadınlar, yakanızı bırakmayacaklar, biz Halkevci kadınlar anladık ki Hüseyin Üzmez'e indirdiğimiz şemsiye yeterli olmamış, onu koruyanlar hala varmış. Biz de bu kez, Halkevci Kadınlar olarak Hüseyin Üzmez'in arkasında duran ve onu tahliye etmek için çabalayan, izledikleri kadın düşmanı-gerici politikalar ile suç ortaklığı yapan AKP iktidarı nezdinde Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Aliye Kavaf' a şemsiyemizi gönderiyoruz. Ve soruyoruz. Bir, iki, üç ? Daha kaç şemsiye istersiniz?" dedi.
Eylem şemsiyenin Heykel Postanesinden Aliye Kavaf’a postalanmasıyla sona erdi.
