Sıradan pisliğin iktidarı

Büyük yalan kampanyası bitti. Dağı taşı, TV programlarını yalanlarla doldurma çalışmalarına şimdilik ara verildi. Yalan, bu ülkenin onurlu sosyalistleri tarafından kısmen etkisiz kılınsa da, sonuç verdi: AKP, referandumdan “gericilik ittifakını” yenileyerek çıktı. Hayatımızın yeniden biçimlendirilmesinde “kurucu” bir rol üstelenecek olan bu ittifakın yalanları belki birkaç aylığına, seçimlere kadar, sokaklarda pis pis yüzümüze sırıtmayacak. Ama son bir aydır sokakları dolduran “gerici pislik”, toplumsal hayatın her alanında, en kuytu ev içlerinde yankılanmaya, çoğaltılmaya devam edilecek. Ve kadınlar bu sıradan gerici pisliğin kurbanları, taşıyıcıları ve düşmanları olmayı sürdürecek.

Yenilenen gericilik ittifakı bu düzenin “büyük ağabeylerine”; büyük sermaye güçlerine, piyasacı cemaat örgütlenmelerine ve liberal medya borazanlarına yaslanıyor. Ama büyüklerinden güç alan küçük ağabeyler; ortalama gerici, muhafazakâr, ırkçı ve cinsiyetçi “erkeklik” ve bu erkekliğin hâkimiyeti altında kurulan kadınlık, bu ittifakı her seferinde yeniden üreten en sağlam tutkallardan birisi olmayı sürdürüyor. Kuşku duyan varsa “Orta Anadolu gericiliğinin” tipik sosyal kişiliğini incelesin.

Anayasa paketinin “kadınlarla ve diğer zayıf sosyal katmanlarla” ilgili 10. maddesi, hâkimiyet alanı Orta Anadolu illeriyle sınırlı olmayan bu tipik gerici erkekliğin anayasal iktidarını simgelemektedir. AKP’nin başarısı büyük sermayenin saldırı programını iktidara taşırken, sömürü ve egemenlik ilişkilerinden beslenen sınıfsal, ulusal ve cinsiyetçi gerici düşünme biçimlerinin sıradan ve yaygın düşünsel iktidarından yararlanabilme becerisindedir. “AKP’nin yalanı”, basit yalan değildir; gerçeğin, sıradan gerici düşünme biçimleri tarafından ters yüz edilmesi ve yalanın egemenlik ilişkilerinin doğrusu haline getirilmesidir. Bu yüzden “AKP’nin yalanı, sermayenin talanına” en iyi biçimde hizmet edebilmektedir.

Bu yalan, Anayasanın kadınlarla ilgili 10. maddesinde karşımıza “pozitif ayrımcılığın” ezilen sınıflar ve katmanlar için dönüştürücü politik anlamının altını oyan bir kadın düşmanlığı olarak çıktı. Başbakanın “kadınlara özel ayrımcılık” vaat ederken çemkirdiği, “kadın erkek eşitliğine inanmıyorum” sözlerini bizler şahsın boşboğazlıklarından birisi saydıysak da, kişisel olarak beni durumun gerçeğine uyandıran, pazarda kadın bildirisi dağıtırken aynı sözlerle çemkiren pazarcı esnafı oldu. “Kadın-erkek eşitliğine inanmayanların anayasasına Hayır” diye bağıran bir grup kadının yüzüne “Ben de kadın-erkek eşitliğine inanmıyorum ama anneme-karıma çok iyi davranıyorum” diye bağıran delikanlı tezgâhçı başbakanı taklit etmiyordu. Tersine pazarcıya kendisini iktidara taşınmış hissi veren, başbakanın ağzından yankılanan sıradan gerici fikirlerinin iktidarıydı.

Bu gerici ittifak, 13 Eylül günü, kadın düşmanlığının en yenilenmiş biçimine anayasal iktidar bahşetmiştir. Anayasanın 10. maddesi, bunu, pozitif ayrımcılık ilkesinin bütün ilerici anlamını ters yüz edip yalana dönüştürerek becermiştir.

“Pozitif ayrımcılık”, insani varlıkları bakımından eşit olan ancak sınıfsal, ulusal ya da cinsiyetçi egemenlik biçimleri yüzünden tarihsel olarak ikincil ve ezilen cins, ulus ya da sınıf, yani iktidar sahiplerinden “aşağı insanlar” durumuna düşürülmüş olan insanların durumunda köklü bir dönüşüm yaratabilmenin politik aracıdır. Tüm iktidarı ezilenlerin ellerine vermeyi öngören “proletarya diktatörlüğü” bu yüzden “pozitif ayrımcılık” ilkesinin en ileri ve ilerici tarihsel biçimidir. Şimdi ise tarihsel olarak kadın mücadelesinin en önemli politik araçlarından birisi olan bu ilke, “fıtrat gereği erkeklerle asla eşit olmayacak olan aşağı kadın cinsine şefaat göstermenin” anayasal aracına dönüştürülmüştür. Pozitif ayrımcılığı ezilenlerin eşitlik mücadelesinin ilerici bir politik mücadele aracı olmaktan çıkartıp tersine eşitsizliği teyit eden gerici bir iktidar aracına dönüştüren bu “yalana” evet diyen ya da açıkça hayır diyemeyen “kadın örgütlerine” kutlu olsun! Sıradan pisliğin iktidarını onayladınız.

Anayasal iktidarı sağlamlaştırılan yeni kadın düşmanlığının emekçi düşmanlığının özgün bir biçimi olduğu görülmelidir. “Asla eşit olamayacaklara açılan şefaat kapısı” şimdilik, iktidarın yoksul siyasetinin göbeğindeki kadınlara odaklansa da, 10. Madde emekle sermaye arasında yaratılmak istenen yeni politik ilişkilerin ön modelini içermektedir. “Kadınlar, yoksullar, güvencesizler, engelliler” yani piyasacı İslam’ın seçilmiş kullarıyla asla eşit olamayacak “toplumsal artıkları” eşitlik mücadelesinden vazgeçirip şefaat kapısına kıstırmayı hedefleyen gerici pislik cephesi kendisini İslamcı sendikalarıyla, liberal stk’larıya, DB’ci hayır kurumlarıyla inşa etmektedir. Kadınlar cinslerini ezeli eşitsizliğe mahkûm etmeye çalışan bu kadın düşmanlığı cephesini yaran öncü-militan kollardan biri haline gelmenin hazırlıklarını yoğunlaştırmalıdır.

0 yorum ---- Sıradan pisliğin iktidarı

Etkinliklere katılmak için aşağıdaki boş kutuya varsa görüşünüzle birlikte Ad-Soyad ve Mesleğinizi belirtmeniz yeterlidir.

  Şemsiye! Şemsiye!

8 Mart Yaklaşıyor!

2011 Kadınlara Sosyal Güvence Copyleft