4 aydır yatağa mahkûm - Cumhuriyet-Alican Uludağ


Polisler tarafından kalça kemiği kırılan Dilşat Aktaş, 4 aydır yatağa mahkûm; arkadaşları ise Hopa soruşturmasından cezaevinde…
Halkevleri MYK üyesi Dilşat Aktaş, başkentteki Hopa eyleminde polisin müdahalesiyle kalça kemiğinin kırıldığı 31 Mayıs gününden bu yana ayağa kalkamadı. Yatağa mahkûm bir şekilde tedavisi süren Aktaş, ancak doktorunun tabiriyle “karıncayı incitmeyecek kadar küçük parmak ucu adımlarla” yürümeyi deniyor. Buna karşın gündemi takip etmeyi ihmal etmeyen Aktaş, “Tüm olanların karşısında sokakta değil de yatakta olmak elbette can sıkıcı” diyor.
Dilşat Aktaş ismini herkes önce Kızılay’da bir polisin kendisine yumruk atması ve savcılığın buna takipsizlik kararı vermesiyle öğrenmişti. Ancak asıl gündeme gelmesi Hopa’da emekli öğretmen Metin Lokumcu’nun ölümüyle sonuçlanan olayları AKP Ankara İl Başkanlığı önünde protesto etmesiyle olmuştu. Aktaş’ın eylem sırasında elinde Halkevleri bayrağıyla polis panzerinin üstüne çıkması hafızalara kazınmıştı. 31 Mayıs’daki bu eyleme polis müdahele etmiş; Aktaş, Kızılay merkezine geldiği sırada 10’un üzerine polisin müdahalesi sonucu kalça kemiği kırılmıştı. Yurttaşların yardımıyla hastaneye kaldırılan Aktaş’ın, ameliyattan sonra bacağına platin takılmıştı. Hatta eylemle ilgili soruşturmada arkadaşları tutuklanırken, kendisi hakkındaki gözaltı kararı sağlık durumu nedeniyle kaldırılmıştı.

Bacağımdaki morluklar…

Hastanede yaklaşık 2 ay kalan Dilşat Aktaş, şimdi tedavisini evinde sürdürüyor. Sorularımızı yanıtlayan Dilşat Aktaş, “ne kadar oldu” dediğimizde “5 gün sonra 4 ay/120 gün olacak” karşılığını veriyor, “Gerçi benim gibi biri için yatakta üç gün geçirmek bile fazla...” sözünü araya ekliyor. Şu an fizik tedavi amaçlı ev ve hastane arasında gidip geldiğini anlatan Aktaş, şöyle devam ediyor:

“İlk gördüğünüzdeki kadar kötü değilim ama; vücudumda tekme ve coptan kalan ödemler hala var. Özellikle bacaklarımda hala morluklar olması moral bozuyor elbette. Her sabah uyandığımda onlarla karşılaşmak 31 Mayıs gününe dönmeme neden oluyor. Düzenli olarak her ay kontrol ediyor doktorlar. Kırığın riskli bir bölgede (femur kemiğinin boynu) olmasından kaynaklı, yavaş ve küçük hareketlerle ilerleyebiliyoruz.”

‘Cezaevindeki arkadaşlarımla mektuplaşıyorum’

Doktorum, bunu ‘karıncayı incitmeyecek kadar küçük parmak ucu adımlar’ olarak tanımladı. Vidalardaki milimlik oynamalar bizi en başa götürebilir diyorlar. Yatmak sıkıcı olsa da tabii ki en başa dönmek istemiyorum; fizyoterapistin verdiği günlük spor alıştırmalarını yapıp en azından sağlam bacağı ayakta tutmaya çalışıyorum. Hasta bacaktaki ufacık bir gelişme beni mutlu ediyor. Cezaevindeki arkadaşlara mektup gönderiyorum, onlardan mektup alıyorum; arkadaşlarım ziyarete geliyorlar; bazen parka hava almaya çıkarıyor arkadaşlarım. Bunlar şu an en keyif aldığım şeyler…”

Kumrular için dışarı çıktı

Halkevleri MYK üyesi Dilşat Aktaş, gününün önemli bir bölümünü tedavisiyle ilgilense de ülke gündemini takip etmeyi ihmal etmiyor. “Henüz Meclis açılmadan AKP’nin nereye yetiştiğini bilemediğimiz ancak savaş ve krizden açık açık kaçtığına tanık olduğumuz bir aceleci tavır içinde olduğunu görüyoruz” diyen Aktaş, bu durumun herkesi tedirgin etmesi gerektiğini söylüyor. Son kanun hükmünde kararnameler ile Başbakan Tayyip Erdoğan’ın ABD ziyaretini anımsatan Aktaş, şunları ifade ediyor:

“Zira alınan kararlar, yapılan yurtdışı ziyaretleri sürecin ‘AKP’ye yarar, halka zarar’ getireceğini söylüyor. Her gün bu gelişmeleri televizyonda, gazeteden veya internetten takip ediyorum. Tüm olanların karşısında sokakta değil de yatakta olmak elbette can sıkıcı. Fiziki durumum izin vermediği için eylemlere, etkinliklere katılamıyorum. Ancak geçtiğimiz günlerde Ankara’da yaşanan patlamayı Halkevleri olarak kınadığımızı ifade eden bir açıklama yaptık. Ona katıldım ve patlamada hayatını kaybeden insanlar için karanfil bıraktım. Türkiye ve dünya halkları barış isterken egemenlerin savaş anlaşmaları yaparak çizdikleri yalancı bahar ve yalancı kardeşlik resmine bakıp öfkelenmemek mümkün değil. Bunların arkasında apaçık talan politikaları var ve biz her gün AKP tarafından kandırılıyoruz. Sokağa çıkmak için yeter sebep olsa gerek. Aylardan sonra benim için bir ilkti. ‘Barış’ talebi bizim gibi insanlar için bir ilk değil, egemenlerde bu ‘ilk’le karşılaşmaktan korkmasınlar artık.”

Kendisi hakkında “Kız mıdır kadın mıdır bilemem” diyen Başbakan Erdoğan hakkında yaptığı suç duyurusuna takipsizlik kararı verilmesine şaşırmadığını belirten Aktaş, “Çünkü AKP’nin zaten yapmaya çalıştığı, kadınların her alanda ikincilleşmesini bir toplumsal kurala dönüştürmek” diyor.

Adalet nerede işliyor?

Aktaş, Hopa soruşturması kapsamındaki tutuklamaları anımsatırken de sözlerini “Benim yatakta yattığım süre kadar da hapishanede yatan insanlar var. Duruşma tarihi hala belli değil. Adalet bu hükümetin hangi kurumunda gerçekten işliyor merak ediyorum” diye noktalıyor.
28 Eylül 2011

0 yorum ---- 4 aydır yatağa mahkûm - Cumhuriyet-Alican Uludağ

Etkinliklere katılmak için aşağıdaki boş kutuya varsa görüşünüzle birlikte Ad-Soyad ve Mesleğinizi belirtmeniz yeterlidir.

  Şemsiye! Şemsiye!

8 Mart Yaklaşıyor!

2011 Kadınlara Sosyal Güvence Copyleft